Dört adet yükselen ince minareleri, muhteşem dekore edilmiş iç mekanı, el yazması kitapların bulunduğu kütüphanesi, titiz işçilik, parlak İznik çinileri ve mermer avlu ile birleşmiş eğitim kurumları, dış avlu ve kapalı çarşı ile birlikte tek büyük kubbesine doğru yükselen heybetli bir camidir. Selimiye Camii ve Külliyesi, hâkim konumdaki mimari kompozisyonu, Osmanlı İmparatorluğunun en seçkin mimarı Sinan'ın büyük eserinin doruk noktasını temsil eder. Bu özelliklerinden dolayı 29 Haziran 2011 yılında UNESCO DÜNYA MİRASI listesine seçilmiştir.
Çok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan'ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermektedir. Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1.620 m2'lik,tümüyle 2.475 m2'lik bir alanı kaplar. Mimarlık tarihinde en geniş mekana kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camisi, yerden yüksekliği 43.28 m. olan, 31.30m. Çapındaki kubbesiyle ilgi çeker. Ayasofya'nınkinden daha büyük olan Kubbe, 6 m. genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük payeye oturur. Köşelerde dört, Mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekler. Yapıyı, kubbe kasnağında 32 küçük pencereyle, yüzlerdeki üst üste 6 dizide çok sayıdaki pencere aydınlatmaktadır. Mimar Sinan'ın yarattığı 8 dayanaklı cami planının en başarılı örneğidir.
“ Mimar Sinan'ın 80 yaşında yaptığı ve ustalık eserim dediği anıtsal yapı Osmanlı - Türk sanatının ve dünya Mimarlık tarihinin başyapıtlarındandır. Yapının mülkiyeti Sultan Selim Vakfındadır. Edirne - Merkez Yeni Mahallededir. Edirne'nin ve Osmanlı İmparatorluğu'nun simgesi olan cami, kentin merkezinde, eskiden Sarıbayır ve Kavak Meydanı denilen yerdedir. Burada daha önce Yıldırım Bayezid'in bir saray yaptırdığı bilinmektedir. 1569 - 1575'te Sultan II.Selim'in emriyle yaptırılmıştır. ”
Önünde 18 kubbe ve 16 sütunla çevrili revak bulunmaktadır. Ortada, mermerden zarif bir şadırvan vardır. Son Cemaat yeri, kalın yuvarlak 6 sütun üzerine 5 kubbelidir. Mermer işlemeli giriş kapısının üzerindeki kubbe yivli, diğerleri düzdür. Caminin 3.80 m. çapında, 70.89 m. yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır. Giriş yönündekilerle şerefelere tek yolla, diğer ikisinde ise üç şerefeye ayrı ayrı yollardan çıkılmaktadır. Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin başyapıtlarındandır. Ortasına 12 mermer sütuna oturan müezzin mahfili yer alır. Sağda kitaplık bulunmaktadır. Mihrabın solunda Hünkar Mahfili vardır. Bunun alt böl- ümü tavanındaki özgün kalem işleri dönemin tüm canlılığını göstermektedir.
Kubbe ve kemerleri süsleyen özgün kalem işleri, onarımlarda temizlenmektedir. Yapının çini süslemelerinin, Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. XVI. yy çiniciliğinin en güzel örnekleri olan bu çiniler, sır altı tekniğinde olup İznik'te yapılmıştır. Mihrap duvarı, minber köşk duvarı, Hünkar Mahfili duvarlar, kadınlar mahfili, kemer köşelikleri, kıble yönündeki pencere alınlıkları çinilerle bezenmiştir. Mihrap duvarındaki büyük çini panolarda al, mavi çiçek ve yaprak süslemeler, pencere üstlerinde lacivert üzerine ak, sülüs elhem suresi yazılı kartuşlar, en üstte de geniş bir ayet bordürü yer alır. Minber Köşkündeki çini pano, lacivert üzerine ortada kırmızı, ak bahar çiçekli ağaç altında yaprak, sümbül ve lalelerle bezenmiştir.
Selimiye Camii'nin Minareler,;
Caminin dört köşesinde bulunan her biri özel üç şerefeli 380 santimetre çapındaki minareler 70,89 metre yüksekliğindedir. Minarelerin âlem dâhil yükseklikleri bazı kaynaklara göre 84, bazılarına göreyse 85 metredir. Cümle kapısının iki yakınındaki minarelerin şerefelerine üç ayrı yoldan çıkılır. Diğer iki minare tek merdivenlidir. Öndeki iki minarenin taş oymaları çukur, ortadaki minarelerin oymaları ise kabarıktır. Minarelerin kubbeye yakın olması, camiyi göğe doğru uzanıyormuş gibi gösterir. Bu caminin en büyük özelliği Edirne'nin her tarafından görülmesidir.
Kubbesi;
Bir tepe üzerinde bulunan Selimiye'de daha önceki hiçbir camide ya da antik çağ mabedinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii 43,25 metre yüksekliğinde, 31,25 metre çapında, tek bir lebi ile örtülmüştür. Kubbe 8 sütuna dayanan bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Kasnak, fil ayaklarına 6 metre genişliğinde kemerlerle bağlıdır. Sinan, bu şekilde örttüğü iç mekâna verdiği genişlik ve ferahlıkla birlikte mekânın bir kerede kolayca anlaşılmasını sağlar. Kubbe aynı zamanda camiinin dış görünüşünün ana hatlarını da belirler.
Avlusu;
Yapının, kuzeye, güneye ve avluya açılan 3 kapısı vardır. İç avlu, revaklar ve kubbelerle süslüdür. Avlunun ortasında mermerden özenle işlenmiş bir şadırvan vardır. Dış avluda ise sıbyan mektebi, darül kurra, darül hadis, medreseve imaret bulunmaktadır. Sıbyan mektebi günümüzde çocuk kütüphanesi, medrese ise müze olarak kullanılmaktadır. Geçmişte cami meşalelerle aydınlatılmakta idi. Meşalelerden çıkan is, hava akımı oluşturmak üzere özel olarak yapılan bir delikten dışarı çıkmaktaydı.
Hindistan'da Bicapur'da Muhammet Adil Şah türbesi 44 metre çapında dünyanın en büyük kubbesiyle örtülü olduğu halde, ışık fena düzenlendiğinden mekân çok fakir ve cansız bir etki bırakır. Roma'da Panteon katedrali çok büyük fakat silindirik bir yapı olduğundan mekân monotondur, âdeta bakışları yorar. St. Pier kilisesinde ise kubbe birdenbire derine dalarak mek- ânın sükûnunu bozmakta ve dış kubbe muazzam fenerle birlikte iç kubbenin kifayetsizliğini gizlemektedir.Ayasofyanın mekanı yan koridor ve galerilere doğru belirsizce kaybolup nerede bittiği anlaşılamamktadır. Oysa Selimiye Camii de hertaraftan son sınırlarına kadar girilmiş dengeli mekan, şahane bir sükun halinde olup değişik cazibesiyle her gireni sürükler ve bir daha bırakmaz.
Ayasofya'nın mekânı yan koridor ve galerilere doğru belirsizce kaybolup nerede bittiği anlaşılamamaktadır. Oysa Selimiye Camisinde her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli mekan, şahane bir sükun halinde olup değişik cazibesiyle her gireni birden sürükler ve bir daha bırakmaz. Yüksek minareler arasında dıştan kubbenin biraz basıkça düşmüş olması mekânın tek bir kubbe ile örtülmüş olmasından ileri gelmektedir. İç Süslemeler;Caminin mermer, çini ve hat işçilikleri de önemlidir. Yapının içi İznik çinileriyle süslüdür. Büyük kubbenin tam altındaki hünkâr mahfili, 12 mermer sütunludur ve 2 metre yüksekliktedir. Çinilerin bir kısmı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, Rus generali Mihail Skobelev tarafından sökülerek Moskova'ya götürülmüştür.